Duyusal İşleme Problemleri

Duyusal İşleme Problemleri

Aşırı duyarlılık, öfke nöbetleri, sakarlık gibi semptomlar dünyayla iletişimde sorun yaşadığınızı gösterebilir.

Duyusal işleme bozuklukları genellikle 1-2 yaşlarında fark edilmeye başlanır.  Çocuğun kokulara, sese, sıkan ayakkabılarına ya da kaşındıran kıyafetlere karşı beklenmedik hoşnutsuzluğu duyu işleme sıkıntısının habercisi olabilir. Aileler çocuklarında sakarlık, merdivenleri çıkmada ve ince motor becerilerinde (kalem tutma, düğme bağlama vb.) güçlükler fark edebilirler.

Eğer çocuğunuz aşağıdaki aşırı davranışları sergiliyorsa dikkat etmekte fayda var.

  • Yüzü ıslandığında çığlık atıyorsa
  • Giydirmeye çalıştığınızda öfke nöbeti geçiriyorsa
  • Sıradan olmayan çok yüksek ve ya alçak acı eşikleri varsa
  • Duvarlara ya da insanlara çarpıyorsa
  • Yenmeyen maddeleri -taşlar ve boyalar gibi- ağzına atıyorsa 

Yukarıdaki belirtileri gösteriyorsa çocuğunuz duyu işleme problemi yaşıyor olabilir. Duyulardan gelen bilgileri bütünleyemediği için çocuk bunalmış hissedebilir ve sonuç olarak kafa karıştırıcı davranışlar sergiler. Aileler bu zorlukları Duyusal İşleme Bozukluğu olarak adlandırır. Fakat psikiyatristler bunun Teşhis ve İstatistik Kılavuzu’nda tanınmış bir bozukluk olarak tanımlanmadığını belirtiyor.

Duyusal işleme problemleri, otizm spektrumundaki pek çok çocuğun duyu sorunları olması sebebiyle otizmin bir semptomu olarak görülüyor. Fakat duyu sorunu olan çocukların çoğu otizm spektrumunda değildirler. Dikkat Eksiliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda, Obsesif Kompülsif Bozukluklarda ve diğer gelişimsel geriliklerde de duyusal işleme sorunları görülebilir. Ya da başka bir bozukluk haricinde sadece Duyusal İşlemleme Bozukluğu olarak da ortaya çıkabilir.


Ani Duygu Değişimleri ve Öfke Nöbetleri

Ebeveynlerin ilk fark ettiği şey garip davranışlar ve ani duygu dalgalanmaları olur. Bu genellikle değişen çevre koşullarına karşı verilen büyük bir tepki şeklinde ortaya çıkar. Bu tepki radikaldir ve nedeni bir anda anlaşılamayabilir.

“ Bu çocukların öfke nöbetleri çok yoğun olur ve durdurulması neredeyse imkansızdır; görmezden gelmek çok zordur.”

Mesela, ilkokul 1. Sınıfa giden bir çocuk bir yetişkinle beraber sakin bir ortamda bulunabilir. Fakat bu çocuğu görsel ve işitsel uyaranlarla dolu bir süpermarkete götürdüğünüzde aşırı öfke nöbetleri geçirebilir. Bu nöbetler hem yetişkini hem de çocuğu dehşete düşürür.

Bu çocukların öfke nöbetleri çok yoğundur ve uzun sürer. Başladıklarında durdurmak imkansızdır ve görmezden gelemezsiniz.


Kaç ya da Savaş Tepkisi

Bunalmış hissetmeye karşı diğer bir tepki de kaçmaktır. Eğer çocuk tehlikeli olmasına rağmen oyun alanından kaçıyorsa Peske’ye göre aslında çocuğu üzen bir şeyden kaçtığının da göstergesi olabilir. Bu herkes tarafından görünür bir şey olmayabilir. Onu rahatlatacak bir ortama ya da hisse doğru kaçıyor olabilir. Ya da duyusal uyarıcıların fazla olduğu bir ortamda çocuk agresif olmaya başlayabilir. “Aslında hepimiz için sıradan olan günlük hislere bu çocuklar nörolojik bir panik tepkisi veriyorlar.” Peske.

Spektrumda olan bazı çocuklar su birikintisi olan yerlerde gezinme ilgisiyle bilinirler ve maalesef bu vakalar ölümle sonuçlanabilir. Bunu açıklayan bir teoriye göre, su onlara ihtiyaç duydukları duyusal verileri verir. “Bütün çocuklar bunu yapmaz. Fakat pek çoğu sakin ya da uyarıcı buldukları bir ortamın ya da duyuların cazibesine kapılabilirler. Öz-düzenleme becerileri iyi değildir. Bu yüzden, uyaran ya da rahatlatıcı bir deneyim almak uğruna güvenlik onlar için geri planda kalır.”

Duyusal zorluklar yaşayan çocuklar, ergenler ve yetişkinler ya aşırı-duyarlılık ya da düşük-duyarlılık sorunu yaşarlar.


Duyusal Sorunlar Nelerdir?

Duyusal işlem zorlukları ilk olarak Ergoterapist Dr. A. Jean Ayres tarafından tanımlanmıştır. 1970 yılında Dr. Ayres, bazı insanların beyinlerinin diğer insanların çok kolayca yaptıkları bazı işlemleri yapamadığı fikrini tanıtmıştır. Bu işlemler, 7 duyu-klasik olarak bildiğimiz 5 duyu organından fazlası- tarafından gelen bilgilerin dış ve iç dünyada neler olduğu hakkında kişiye açık bir resim sunmasına hizmet eder.

Dokunma, duyma, tatma, koklama ve görme duyularının yanında, Dr. Ayres propriosepsiyon (içsel vücut farkındalığı) ve vestibüler (içsel hareket farkındalığı) duyularını da ekler. Beyin aynı anda gelen bütün bu bilgileri sentezleyemediği zaman adeta bir trafik sıkışması oluşur. “Her yönden hızlıca gelen sinyaller birbirine karıştığı zaman nasıl bir duyu oluşturacağını bilemezsiniz.” Peske.

Bu 2 yeni duyuyu Dr. Ayres nasıl tanımlıyor?


İçsel Duyular

Propriosepsif alıcılar motor kontrolünü ve duruşu düzenlemek üzere eklemlerde ve bağ dokularında konumlanmışlardır. Proprioseptif sistem vücudun diğer maddelere göre konumunun nerde olduğunu ve onu nasıl hareket ettireceğini söyler.

Düşük-duyarlılığa sahip çocuklar girdi isterler. Zıplamalı, vurmalı ve çarpışmalı aktiviteleri severler. Oyuncak ayıya sarılmak gibi baskı girdisi veren deneyimleri de severler.

Eğer aşırı-duyarlılığa sahiplerse, diğer objelere göre kendi vücutlarının konumunu anlamakta zorlanabilirler ve eşyalara çarpabilir, sakar görünebilirler. Uyguladıkların gücün farkında olmakta zorlanabilirler. Yazıyı silerken kağıdı yırtabilir, çok sertçe sıkabilir ya da eşyalara sertçe yumruklarıyla vurabilirler.

Vestibüler alıcılar iç kulakta yer alırlar. Beyne, vücudun boşlukta nerede olduğunu ile ilgili hareketler ve baş pozisyonu yardımıyla bilgiler iletirler. Bunlar denge ve koordinasyonun yapıtaşlarıdır.

Düşük-duyarlılığa sahip kişiler sürekli hareket halindedirler. Hızlı, baş döndürücü ve yoğun hareketleri arzularlar. Havada savrulmayı, koltuklarda ya da trambolinde atlamayı severler.

Aşırı-duyarlılığa sahip olanlar denge gerektiren aktivitelerden korkarlar. Oyun alanında malzemelere tırmanma, bisiklet sürme, gözler kapalıyken tek ayaküstünde durma gibi etkinlikleri sevmezler. Daha sakar olarak görülürler.


Duyu Kontrol Listesi

Ailelerin çocuklarında duyusal bozukluk olup olmadığını belirleyebilmeleri için Peske ve Biel detaylı bir kontrol listesi oluşturdular. Bu liste her bir girdi için verilen tepkileri, çıplak ayakla yürüme ve yenmeyecek maddeleri koklama gibi tepkileri de içeriyor. İnce ve kaba motor kasları -makas kullanmak ve topu yakalamak- soruları da mevcuttur.

0-2 yaş dönemi soru listesinde gıdıklamaya karşı direnç, kucağa alındığındaki duruş şekli, gerçek bir fiziksel ağrıdan da kaynaklanıyor olabilir. Okul öncesinde aşırı uyarılmış çocukların huzursuzluğu sık ve uzun öfke nöbetlerine yol açabilir.

Okul çağında düşük-duyarlı olanlar hiperaktiviteye benzeyen olumsuz davranışlar sergileyebilirler. Aslında tek hedefleri kendilerini uyarmaktır. Fazla-duyarlı olanlar ise kaçınma davranışı sergilerler. Dişlerini fırçalamayı reddedebilirler ya da yüzlerini boyatmaktan kaçınabilirler. Her şeyi daha da zorlaştırmak adına çocuklar hem kaçınma davranışı hem de arama davranışı sergileyebilirler ya da hem proprioseptif ve vestibüler zorluklar yaşayabilirler.


Yanlış Yorumlanmış Davranış

Peske, çocukların duyusal sorunlardan nasıl etkileneceğini şu şekilde anlatıyor;

Bazı duyulara karşı aşırı-duyarlı bir çocuksanız, kaygılı ya da huysuz olma eğiliminiz pek fazladır. Hatta kızgın ya da korkmuş da olabilirsiniz. Genellikle seçici ve aşırı-duyarlı olarak adlandırılırsınız. Eğer gergin ya da fazla uyarılmış hissettiğiniz için acele ediyorsanız ve yürütücü işlevlerinizi kullanamıyorsanız bunun nedeni vücudunuzun uzaklaşmak gibi güçlü bir ihtiyacı doyurma isteğidir; dürtüsel davranırsınız. 

Eğer plan yapmada ve hareketlerinizi devam ettirmede probleminiz varsa; bu zayıf beden farkındalığı ve zayıf beyin motor bölgesi organizasyonlarından kaynaklanır; sakarsınızdır çünkü duyusal bozukluklar tarafından dikkatiniz dağıtılır. Her şeyi bir anda anlamlandırmaya çalışırsınız. Belki gelişimsel açıdan gecikmiş olabilirsiniz ve bu sizi yaşınıza göre olgunlaşmamış gösterebilir.

Bu karmaşanın arasında, ebeveynler için bu açıklanamayan davranışların sebebinin fark edilmesi büyük bir rahatlama verir. Çocuklarının duyusal sorunlarını ailelere açıkladığımda genel olarak ilk tepkileri ‘Oh, işte bu!’ şeklinde oluyor. Aylarca hatta yıllarca anlamaya çalıştıkları şey işte buydu. Bu rahatlama, sonunda bu büyük şeyin ne olduğunu anlamanın rahatlamasıdır. 


Kaynakça

Bu makale Beth Arky tarafından yazılmıştır. Orjinal metni buradan okuyabilirsiniz.