Sporla Gelen Sağlık

Sporla Gelen Sağlık

Hemen hemen hepimiz bir doktora muayene olduğumuzda “Yürüyüşlere çıkın, haftada birkaç gün egzersiz yapın, sporu hayatınıza katın” sözlerini de ilaçlarımızla beraber doktorumuzdan reçete olarak almışızdır. Buradan yola çıkarak fiziksel egzersizin hastalıklarda iyileştirici etkisi olduğunu bildiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Daha sağlıklı bir beden görüntüsü ve zayıflık ideali olan kadınlar için de spor yapmanın güçlü bir form koruma yöntemi olduğu da su götürmez bir gerçek. Ne var ki sporun hayatımızdaki etkisi bununla sınırlı değil.

Özellikle Pozitif Sağlık literatüründe yapılan çalışmalar, düzenli spor yapmanın, fiziksel ve mental sağlığımız üzerinde koruyucu etkisi olduğunu ortaya koyuyor.

Peki “Pozitif Sağlık” Nedir?

Pozitif Sağlık, hastalıklar yerine sağlığa odaklanmanın hayat kurtarıcı olduğunu, ekonomik alanda sağlık harcamalarını azalttığını ve bireylerin yaşam kalitesini arttırdığını savunur. Hastalık yokluğunun ötesinde bir durumu ifade eder ve ölçülebilirdir. Fiziksel hastalığın bulunmaması durumuna ek olarak, psikolojik ve sosyal refahı sağlamak ve sürdürmek de Pozitif Sağlık Biliminin amaçlarındandır. Bu amaç için, yaşam stillerindeki gerekli düzenlemelere ve müdahalelere duyulan ihtiyaçla beraber birçok yöntem geliştirilmeye, desteklenmeye başlanmıştır.

Finlandiya’da yapılan bir çalışmaya, 9-18 yaş aralığındayken düzenli spor yapan bireyler dahil edildi. Bu bireyler 37-42 yaş aralığına geldiklerinde, hayatlarında en az 3 sağlıklı alışkanlığa sahip olma olasılıklarının, gençliğinde spor yapmayanlara göre iki kat daha fazla olduğu görüldü. Bu davranışları ise sigara ve alkol tüketimi, fiziksel olarak aktif bir hayat sürme durumu, meyve ve sebze tüketmek gibi sağlıklı alışkanlıklar oluşturuyor.

Amerika’da yapılan bir araştırmadaysa, düzenli fiziksel aktivite içeren bir yaşam tarzının, azaltılmış koroner kalp hastalığı riski, tip 2 diyabet, obezite ve ilişkili sağlık riskleri, kanser, artrit, cinsel işlev bozukluğu, depresyon, anksiyete, duygudurum bozuklukları ve bilişsel bozukluklar dahil olmak üzere birçok sağlık yararı ile ilişkili olduğu bulunmuştur.

Yine fiziksel aktiviteyle ilgili klinik çalışmalara katılan bireyler, daha iyi ruh hali, sağlıkla ilişkili yaşam kalitesinde artış ve daha yüksek fiziksel işlev gibi sonuçlar gösteriyorlar. Özellikle hamile kadınlarda, hamilelik sürecinde yapılan düzenli sporun algılanan doğum ağrısı riskini azaltmak ve depresif belirtilerden korumak adına önemli bir rol oynadığını da biliyoruz.

Beynimiz & Spor

Hareket ile beraber artan kalp hızını bedenimiz bir stres tehdidi olarak algılıyor ve bu stresten korunmak için BDNF adı verilen bir geni harekete geçiyor. Bu gen, nöronların hem üretiminde hem de onarımında etkili olduğundan, yaklaşık 30 yaşından itibaren başlayan sinir dokusu kaybını azaltıyor. Böylelikle bu kayıpla ilişkili olarak gelişen Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara yakalanma riskimiz de düzenli spor yaparak azalıyor.

Egzersizin ortalama otuzuncu dakikasından itibaren salınımı artan endorfin hormonu da, spor sırasında algılanan ağrı ve rahatsızlık hissini azaltırken, spora karşı bağımlılık geliştirmemiz de rol oynuyor. Spor yaparken duyulan acıdan neden zevk alırız sorusuna da artan endorfin salınımı açıklık getiriyor.

Peki Neler Yapabiliriz, Spor Salonları Şart Mı?

Yani sporu hayatımıza sadece hastalıkları iyileştirmek için tedavi aşamasında dahil etmek yerine, bu hastalıklardan korunmak ve ruhsal ve fiziksel anlamda daha işlevsel bir hayat sürmek için önleyici bir rutin olarak hayatımıza devam edebiliriz.

Bu sporların başında kardiyo çalışmaları örnek verilebilir; örneğin yürüyüş, koşu, yüzme, ip atlama gibi. Beden yoluyla bu iyileşmeyi sağlamak için spor salonlarına gitmek ya da spor aletlerine bağlı olmak gibi bir mecburiyetimiz de yok. Yoganın da bu riskleri azaltma ve ruh sağlığını koruma da etkili olduğu bulunmuş bir spor yöntemi olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Doktorunuza danışarak ve günlük sorumluluklarınız arasında uygun bir saat açarak haftada 2-3 defa yapacağınız 30-45 dakikalık egzersizlerle psikolojik ve fizyolojik sağlığınızı koruyabilirsiniz.

Sağlıklı günler dileğiyle.

 

Kaynak :

Bu makale Psikolog Sare Kaya tarafından Recover Oneself sitesinde yazılmıştır. Sare Kaya psikoloji lisans eğitimini İstanbul Medipol Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Yüksek lisans eğitimine Hasan Kalyoncu Üniversitesi Klinik Psikoloji Programında devam etmektedir.

 

Faydalanılan makaleler :

Dündar,P.,Hareket Et, Mutlu Ol.

Iannotti, R. J., Kogan, M. D., Janssen, I., & Boyce, W. F. (2009). Patterns of adolescent physical activity, screen-based media use, and positive and negative health indicators in the US and Canada.Journal of Adolescent Health,44(5), 493-499.

Palomäki, S., Hirvensalo, M., Smith, K., Raitakari, O., Männistö, S., Hutri‐Kähönen, N., & Tammelin, T. (2018). Does organized sport participation during youth predict healthy habits in adulthood? : A 28-year longitudinal study. Scandinavian Journal of Medicine and Science in Sports, 28 (8), 1908-1915. doi:10.1111/sms.13205

Pate RR, Pratt M, Blair SN, et al. Physical Activity and Public Health:A Recommendation From the Centers for Disease Control and Prevention and the American College of Sports Medicine.JAMA.1995;273(5):402–407. doi:10.1001/jama.1995.03520290054029