Akıcılık Bozukluklarının Kardeşler Üzerindeki Etkileri

Akıcılık Bozukluklarının Kardeşler Üzerindeki Etkileri

Janet Bielby’nin “Akıcılık Bozuklukları ile Yaşamak” makalesinden derlediğimiz 3 bölümlük yazımızın ikinci bölümüyle devam ediyoruz. Bugün yazımızda akıcılık bozukluğu bulunan bir bireyin kardeşlerinin psiko-sosyal anlamda hangi etkilere maruz kaldığı üzerinde duracağız.

Curtin Kekemelik Terapi Merkezi’ne başvuran ailelerin verdikleri bilgilere bakıldığında kekeleyen çocuğa kişisel olarak en yakın kişinin kardeşleri olduğu yönünde güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Kardeşler arasındaki duygusal bağın çocuk ile ebeveynler arasındaki bağın ardından ikinci sırada geldiği bilinmesine rağmen, kardeşler arasındaki bağ çocuğun gelişimi ve iyiliği açısından kendi içerisinde gücü ve dayanıklılığı yönünden eşsizdir. Bulguların aksine kekemeliğin ve kekemelik terapisinin kardeşler üzerindeki etkilerine daha önce derinlemesine bakılmamıştır.

Bank ve Kahn çalışmalarında kardeşlerin hayat döngülerinde belirli bir ilişki sürdürdüklerini öne sürmüşlerdir. Erken çocukluk döneminde sürekli bir arkadaşlık içindedirler; okul yıllarında, kendilerini ailenin ötesinde, dış dünyaya açarlar; ergenlik dönemlerinde, ilişkilerine rağmen duygu karmaşası yaşarlar ancak yine de hatırı sayılır ölçüde birbirlerine güvenir ve sırlarını açarlar. Kardeşler, genel olarak, zamanlarının büyük kısmını birlikte geçirirler; özellikle çocukluk dönemlerinde ve sonrasında aileleriyle geçirdikleri zamandan fazlasını birbirleriyle geçirirler.

Barr ve çalışma arkadaşları, aile-merkezli terapi bağlamında konuşma bozukluklarının kardeşler üzerindeki etkileri ve deneyimlerini araştırdılar. Bir kardeş konuşma bozukluğu yaşadığında, diğer kardeşin yanlış anlaşılmadan veya potansiyel bir utançtan korumak için kardeşi adına konuşmaya başladığı görülmüştür. Bu çalışmada konuşma bozzukluğu bulunmayan kardeşlerin durumları tarif edilirken: kıskançlık ve kardeşlerinin konuşma bozuklukları hakkındaki endişeleri ön plana çıkmıştır. Bu kardeşler hakkında pozitif özellikler de tanımlanmıştır; gelişmiş olgunluk, anlayış, tolerans, gurur, korumacılık, sadakat, güç ve dayanıklılık belirtilen özelliklerdir.

Janet Bielby’nin çalışmasında ebeveynler ve bir kardeş akıcı konuşurken, bir kardeşin kekelediği ailelerle yaptığı çalışmasında şu sonuçlara varmıştır;

  • Akıcı konuşan kardeş, kekeleyen kardeşi hakkında- pozitif ve negatif olarak- güçlü duygusal tepkiler göstermiştir. Bu tepkiler kekemeliğin şiddetine göre değişiklik göstermemiştir. Hafif şiddette de ağır şiddette de akıcı konuşan kardeş kekeleyen kardeşi söz konusu olduğunda aynı yoğunlukta duygusal tepki vermiştir
  • Kardeşlerin 3/4’ü kekemelik hakkında aileleriyle konuşmuştur; ancak yalnızca 1 tanesi yaşadığı kekemelik hakkındaki duygu ve düşüncelerini paylaşmıştır.
  • İki kardeşin akıcı konuştuğu grup ile karşılaştırıldığında kekeleyen kardeş ve akıcı konuşan kardeşler arasında ciddi derecede yakınlık gözlenmiştir, ancak aynı zamanda bu ikili arasında fikir ayrılıkları ve anlaşmazlıklar da bir o kadar fazladır.
  • Aileler kekeleyen kardeşe ayrı bir ilgi gösterdiklerini rapor etmişlerdir. Aynı ilgi akıcı konuşan kardeş için gösterilmemektedir.
  • Akıcı konuşan kardeşin kekeleyen kardeş hakkında sıkılmış ve yılmış hissettiği görülmüştür, ancak aynı zamanda kekeleyen kardeşinin başkaları tarafından ezilmesi veya dalga geçilmesine de üzüldüğü görülmüştür.
  • Kardeş çiftlerinin yarısında akıcı konuşan kardeşin kekleyen kardeşe koruyucu gibi davrandığı ve bu durumu pozitif bir davranış olan “diğer kişileri eğitme” olarak tanımladığı görülmüştür.
  • Akıcı konuşan kardeşlerin 2/3’ü terapilere katılmış (Bu diğer aile üyelerinin katılım sayılarından daha yüksektir), ve terapiyi daha konuşmaya açık ve iletişimci bir duruma sokmuşlardır. Bu davranış da pozitif ve yapıcı bir davranış olarak kayıtlara geçmiştir.
  • Terapi programına katılan bazı kardeşler katılım gerekçelerini kekeleyen kardeşlerinin “arkalarını kollamak” olarak belirtmişlerdir.
  • Akıcı konuşan kardeşlerin çok büyük bir bölümü terapilere olduklarından daha fazla katkı sağlamak istediklerini belirtmişlerdir.
  • Aile odaklı müdahale etkili ve kullanışlıdır, ancak evde de terapi yoğunluğunu korumak için “klinisyen olarak aile” kavramına bağımlıdır. Bu ebeveyn stres seviyesinin kardeşlerin uyum zorluklarını etkileğini gözönüne alındığında ayrıca önem kazanmaktadır.
  • Başarılı ve etkili bir terapi için kardeşler arası ilişkide kekemeliğin etkileri konusunda farkındalık ve eğitim önemlidir. Kekemeliğin kardeşler arasındaki ilişkiye etkileri hakkında daha iyi bir anlayış geliştirmek terapi sürecinde ailenin terapiye daha sağlıklı bir şekilde uyum sağlamasını ve klinik alanda kardeşlerin daha da etkili olmasını sağlayacaktır.