Top 10 Sosyal İletişim Miti

Top 10 Sosyal İletişim Miti

Son on yılda, sosyal dil ve daha özel olarak Sosyal Düşünme kavramları hakkında çok şey öğrendim. Sosyal bir dil bozukluğunun ne olduğu ve ne olmadığını ve sınıf ortamında çocuklarımızın öğrenmelerine büyük derecede etkisinin olduğunu öğrendim. Genel eğitim ortamındaki sosyal dil yetersizliği ile mücadele eden öğrencilerimiz için, sınıf içi ve dışında başarıyı desteklemek için okullarla çalışıyorum. Bu ekip Dkt, danışman, özel ve genel eğitim öğretmenleri içermektedir. Bu toplantılardan, sınıflardaki sosyal dil bozukluklarına ilişkin bu “on” mitle karşılaştım:

 

1) Sosyal dil desteği sadece otizmi olan çocuklar içindir.

Sosyal desteğe ihtiyaç duyan sadece otizmi olan öğrenciler değildir. Sosyal dil bozukluklar aynı zamanda kaygı, sosyal-duygusal bozukluklar, yürütücü işlev bozuklukları, TBI (travmatik beyin hasarı) ve duyusal sorunları olan öğrencileri de etkileyebilir.

2) Sosyal dili düzeltmek sadece dil ve konuşma terapistinin işidir.

Bir ekibin parçası olarak, öğrenci desteğinin TAM bir parçasıyız. Yalnızca tek bir kişi bu işi etkili bir şekilde yapamaz. Öğretmen dahil herkes, sosyal dil becerilerini sınıf içinde ve dışında genişletme ve geliştirme potansiyeline sahiptir.

3) Sosyal dil eksikliklerini hızlı bir şekilde çözebilirsiniz.

Toplumsal dil bozulmalarını açık bir şekilde “düzeltemeyiz”, elbette bu duruma bağlıdır. Ancak, çocuklarımıza daha etkin bir şekilde katılım sağlamaları ve öğrenmeleri için stratejiler öğretebilir ve destek sağlayabiliriz. Sosyal Düşünce® Michelle Garcia Winner’ın dediği gibi “ortamımızı etkili bir şekilde başkalarıyla paylaşmayı öğrenmeliyiz”. Temel becerileri anlamak için zamana ihtiyacımız var. Bu, sosyal becerilerin en temel tanımıdır. Ancak, sosyal beceriler daha karmaşık bir öz düzenleme becerisi, konuların korunması, kişisel alan ve diğer insanların nasıl düşündüklerini ve hissettiklerini düşünmek için birkaç başlangıç noktası belirtmeyi içermektedir.

4) Bu bir bozukluk değil, sadece kötü bir davranış.

Gözümüze ilk olarak öğrencinin davranışları çarpsa da, yaptıklarını sadece kötü bir davranış olarak görmeden önce, öğrencinin sınıf kurallarını anlayıp anlamadığını anlamak için daha derinlere bakmamız gerekir. Belki de duyu sistemlerinin çok fazla etkilenmesi, sözlerinin veya eylemlerinin başkalarını nasıl hissettirdiğini ve düşündürdüğünü düşünmemiş ya da kuralların insanlar ve ortamlar arasında değiştiğini anlamadıklarını düşünmüş olabilirler.

5) Sosyal dilin akademisyenler ile ilgisi yoktur.

Sosyal dil aslında akademik müfredat boyunca zaten yerleştirilmiştir! Perspektif alma, bakış açısı ve başka bir kültürün veya kişinin nasıl hissettiği hakkında düşünebilme, dil sanatlarının / edebiyatının, sosyal bilgilerinin ve hatta fen müfredatının bir parçası olduğu düşünülebilir. Ayrıca sınıfta grup ortamında çalışıyoruz ve bu aynı zamanda bir yaşam becerisi olan sosyal bir beceridir. Sınıf ortamında çalışamıyorsanız, öğrencilerinizin ileride bir kolejde veya iş ortamında çalışma konusunda zorluk yaşayacaktır.

6) Günde sosyal dil becerileri üzerinde çalışmak için zaman yoktur.

Sosyal dil kavramları gün içinde zaten otomatik bir şekilde akademik ve sosyal olarak yerleşiktir. Geçişler, grup projeleri ve paylaşım materyalleri, sosyal süreklilik boyunca beceriler üzerinde çalışmak için fırsatlara birer örnektir. Okulunuz PBIS kullanıyorsa (olumlu davranış müdahaleleri ve destekleri), bu sosyal dil kavramları ve uygulamaları ile güzelce uyumlu olabilir!

7) Sosyal dil materyallerine ayıracak param yok.

Dil ve konuşma terapistlerinin ve danışmanlarınızın muhtemelen paylaşabilecekleri materyalleri vardır. TeachersPayTeachers, Pinterest uygulamasında sosyal dil için harika fikirlerle dolu. Sosyal dil blogları, öğretim repertuarınıza ekleyebileceğiniz bir başka harika kaynaktır ve bu kaynakların çoğu ÜCRETSİZDİR!

8) Öğrencinin bir çok A puanı var, o yüzden bir problem yok.

Sosyal dil bozukluğu olan öğrencilerimizin çoğu akademik olarak üstün yeteneklidir. Ancak, akademisyenler, eğitim başarı resminin yalnızca bir kısmıdır. Akademik bir denge bulmamız gerek.

9) Herkesin yaptığı gibi “üstesinden gelmeliler”.

Sosyal dil bozukluğu olan öğrencilerimiz tesadüf olarak öğrenenler değildir. Olsalardı, tıpkı nörotipik akranları gibi sosyal ipuçlarını yakalarlardı. Ancak, çocuklarımız sık sık bu ipuçlarını kaçırıyor ya da tamamen yanlış yorumluyor. Anlayış oluşturmak için bir göreve ya da kurala giden adımları atmamız ve ardından öğrencilerimize pratik yapmaları için birçok fırsat vermemiz gerekir! Görsel destek, çocuklarımız için çok önemlidir, çünkü onlar genellikle “bana göster, bana söyleme” türünden insanlardır.

10) Her zaman “lütfen” ve “teşekkür ederim” derler. Bu sosyal dil değil mi?

Bu nezaket dolu kibarlık becerileri önemlidir, ancak bunlar sadece sosyal dilin yüzeyini kapsamaktadır. Bu aslında lütfen ve teşekkür ederimden çok daha derin bir konu. Öğrencilerimizin okul dışındaki sosyal ortamlarda başarılı bir şekilde bağlantı kurmalarını ve işlev görmelerini arkadaşlıklar kurmalarını ve bir topluluğun parçası olmalarını istiyoruz.

Kaynakça: http://speechymusings.com/2016/09/14/top-10-social-communication-myths/