Sesiniz kartvizitiniz gibidir, ilk göz temasımızdan sonra sesli iletişime geçeriz. Sesimizin tınısı, rengi, ince ya da kalın duyulması, pürüzlü, çatallı, havalı, cümleleri kurma biçimi…. Bütün bunlar bizi anlatır, kişilik ve karakterimizi, duygularımızı yansıtır. Kısaca “ses” imiz bizim için çok şey ifade eder.
İnsanın kendi sesi ile barışık olması çok önemlidir. Konuşurken duyduğumuz sesimiz ile dışarıdan duyulan sesimiz çok farklıdır. Hatta ses ya da video kayıtlarında kendi sesinizi duymaktan rahatsız olabilirsiniz veya sesiniz size yabancı gelebilir.
Her ses kendi içerisinde güzellikler barındırır ancak bu güzelliği ortaya çıkarmak için sesinizi nasıl kullanacağınızı bilmeniz gerekir. Peki ya başka bir insanın sesini nasıl eğitirsiniz? Bu konuya nasıl yaklaşmanız gerekir?
İlk adım “empati” duyabilmektir. Sesinizin kullanımı ile ilgili edindiğiniz deneyimler, bir başkasının sesini eğitirken size yol gösterecektir. İşiniz insan sesi ise, insan sesini ve ona ait şeyleri öğrenmek zorundasınız. Hele ki kendiniz dışında bir başkasının sesine dokunacaksanız, sese bir uzmanın hassasiyetiyle ve titizliğiyle yaklaşmanız gerekir çünkü dikkatli olmazsanız veya gerekli eğitim ve tecrübeye sahip değilseniz fayda yerine sese zarar verebilme olasılığınızı da bulunmaktadır.
Danışanlarınızın ses kullanımına bilinçli bir şekilde yardım edebilmenin ilk adımı kendi sesinizi doğru ve etkin kullanmayı öğrenmektir. Böylelikle başka bir insanın kendi sesini tanımasına ve kullanmasına da nasıl yardımcı olabileceğinizi öğrenmeye başlarsınız.