Bana Bir Hikaye Anlatın: Hikaye Anlatma Teknikleriyle Okur Yazarlık Geliştirme
Devlet okullarında görev yapan dil konuşma terapistleri her geçen gün sayıları artan dil temelli öğrenme güçlükleri teşhislerine eşit derecede hizmet verememekten yakınırlar. Bu terapistlerin iş yükü okullar arasındaki rekabetle ve değişen kurallarla daha da artar.
Çocuklarda görülen dil temelli öğrenme güçlükleri sadece tek bir şekilde ortaya çıkmaz. Diğer akademik ve sosyal ihtiyaçlarla da iç içe geçmiştir. Bu karmaşık yapılanma, tedavi yöntemlerinde de bütüncül bir yaklaşımı gerektirir.
Bütün akademik seviyelerde, çocuk kim olursa olsun ya da ihtiyaçları ne olursa olsun dil müdahale teknikleri esnek ve gerçekçi bir şekilde bu ihtiyaçları gidermeye yönelik olmalıdır. Günümüzde her yaştan çocuklar okulların geçerliliğini sorgulamaktadır. Bu aşamada terapistlerin müdahale metotları her zamankinden daha çok çocuğun okuldaki varlığına yönelik olmalıdır. Öğrencinin okulda olma amacını hatırlatmalı ve okul ortamında onların başarma güçlerini desteklemelidirler.
Çocukların çeşitli akademik ve sosyal ortamlarda kullandığı akıcı okuma, ileri derecede yazma ve net konuşma becerisi iletişim yeterliliklerini belirler. Dolayısıyla yapılacak okuma, yazma, dil müdahaleleri bu becerileri hedef almalıdır. Tek kalıp bir tedavi şekli dil gecikmelerinin iyileşmesinde ya da diğer teşhislerde günümüzde geçerliliğini kaybetmiştir. Alternatif bir tedavi şekli olarak hikaye kullanımı ve hikaye anlatıcılığı teknikleri bütüncül ve interaktif bir yaklaşım olarak geliştirilmeye başlanmıştır.
Hikaye Anlatıcılığının Gücü
Hikaye anlatıcılığı kelimelerin gücünü gösteren, eski çağlardan beri süregelen sözel bir sanattır. İletişim sürecinde kritik rolü olan bütün bileşenleri sanatsal bir şekilde kullanır. Hikaye anlatıcılığı, dinleme becerilerini geliştirir; sözel ifadeleri ve anlamayı arttırır; zihinsel resimler yaratır ve sözel mantığı öne çıkarır.
Bütün yaşlardaki insanlar, bağlantılar ve birlikler kurmak için doğal ve ortak bir şekilde kullanılan hikaye anlatıcılığı aracını kullanırlar. Haberleri yaymak için, hayat derslerini öğretmek için, kendimizin ve diğerlerinin kültürel tarihini öğrenmek için kullanılan gerçekçi bir araçtır. Esnek bir yöntemdir ve nerdeyse hiç materyal gerektirmez. Dilin pek çok alanını –semantik, artikülasyon, okuma–yazma, sentaks, morfoloji, fonoloji ve bağlamsal dilbilim- geliştirmek için fırsatlar sağlar.
Çocuklar, aile ve diğer sosyal ortamlarda kullanılan kısa işlevsel kelimeler dolayısıyla kısıtlı kelime becerileri geliştirirler. Bu da semantik dil zayıflığına yol açar. Kelime becerileri, kesin olmayan terimleri, argoları, değiştirimleri ve dolaylamaları kapsar. Sınıf tartışmalarında, öğrenciler diğerlerine bir şeyler açıklamaya, tarif etmeye ya da tanımlamaya başladıklarında, eğer semantik dil becerileri gelişmemişse genellikle ‘Şöyle..’, ‘ Belki şey…’, ‘Şu şey gibi …’ gibi kalıplar kullanarak konuşurlar.
Hikaye anlatma deneyimi sesli bir şekilde paylaşıldığında, bu çocuklar tanımlama, kategorize etme ve sözcükler arası ilişkiler gibi konularda kendilerini geliştirmiş olacaklardır. ‘Arkadaşlık’ konulu bir hikaye dinledikten sonra, arkadaşlıkla alakalı olan bütün kelimeli tanımlamaları istenebilir. Daha sonra bu kelimeler tiplerine göre kategorize edilmelidir.
Öğrencilerin bu sözcükleri araştırıp tanımlamaları onların sözlük becerilerini de güçlendirir. Kelimelerin eş anlamlılarını ya da zıt anlamlılarını sormak üst dilbilgisi becerileri geliştirir ve kelime dağarcığı eş anlamlılar, zıt anlamlılar, eşsesliler ve çok anlamlılar doğrultusunda genişler.
Okullarda pek çok çocuk kelimeleri cümle içinde doğru yerde kullanmayla ilgili morfolojik ve sentaktik zorluklara sahiptir. Pasif cümleleri, bağlaçlı cümleleri, karşılaştırma cümlelerini ve olumsuzlama cümlelerini anlamakta zorlanabilirler. Bu güçlükler ikinci dil öğrenmeden kaynaklı olabileceği gibi standart olmayan bir lehçeden de kaynaklanıyor olabilir. Hikaye anlatıcılığı etkinliklerine devamlı katılım, varolan dil becerilerine yeni dil ritimleri katar ve dili geliştirir.
Farklı bir kültürden hikaye dinlemek ve o kültürün ağzını kullanmak genellikle hikayeleri daha anlamlı ve otantik yapar. Mesela, Amerika Birleşik Devletleri’nde okuyan 4 ya da 5. Sınıf çocuklarına Kreole ağzından bir hikaye anlatmak. Haiti kökenli çocuklar hikayedeki ifadeleri diğer çocuklara anlatırken yardımsever ve gururlu olacaklardır. Hikayenin sonunda, çocuklar küçük gruplara bölünür ve Amerikan okul ortamında kullanılan dile göre hikayeyi tekrar yorumlamaları istenir. Tekrar yazılan hikayede, yapılan yazım değişiklikleri –ekler ve ek düşmeleri- not edilir.
Hikaye anlatma etkinliğine katılan çocuklar, fikirleri ifade etmek için kullanılan kelimeleri anlama aşamasında yaratıcı ve deneyim temelli çıkarımlar kullanırlar. Fonolojik becerileri geliştirmek, hikayeleri dinlerken fonolojik farkındalığı arttırmak için hikaye anlatıcılığından daha eğlenceli ne olabilir?
Daha Kapsamlı Çıkarımlar
Dil yapısının detaylı unsurlarını geliştirmek için hikaye anlatıcılığı ciddi anlamda yararlıdır. Fakat bu tekniklerin değeri pragmatik dil becerilerine aktarıldığında anlaşılabilir. Keskin ve anlaşılmış pragmatik beceriler öğrencilerin okul ortamında akademik ve sosyal başarılarını destekleyen temel faktörlerdir. Pragmatik yetersizlikleri olan çocuklar resmi iletişimlerde kendilerini açık bir şekilde ifade etmede zorluklar yaşarlar. Bu zorluklar dinleme becerilerinde eksikliklere yol açabilir. Bilgileri hatırlamada ve soru cevap diyalogları sürdürmede de olumsuz yönde etki yaratabilir. Konuşma tepkileri konuyla alakasız ya da tutarsız olabilir.
Yararcı bakış açısıyla konuşursak, hikaye anlatıcılığı oldukça terapötiktir. Öğrencilere amaca yönelik ve kasti çerçeveler sunar; dinleyici de olabilirler anlatıcı da. Dolayısıyla sesleri uygun kullanma ve uygun yargılarda bulunma konusunda kendilerini geliştirirler. İster dinleyici olsunlar ister anlatıcı, eğer öğrenci bu sürece aktif bir şekilde katılıyorsa olayları hatırlayarak ve/ya da olayları tarif ederek, hikayeleri tekrar anlatarak, hikayelerdeki içerikleri genişleterek sözel ifadedeki akıcılıklarını arttırırlar. Bunun da ötesinde, bu egzersizler hikaye dilbilgisine bir giriş sağlar. Böylece öğrenciler hikayelerde gezinebilir, ortamları, karakterleri, problemleri, planları, sonuçları ve tepkileri öğrenebilirler. Bu hikaye gezinmeleri sonrasında okuma ve yazma aktivitelerine de kolay bir geçiş sağlanır.
‘Dilin Eti’ adlı Afrika halk hikayesi hikaye anlatıcılığı aktivitesinde 4. Sınıf öğrencileri bu yerel hikayeyi 5N1K sorularıyla incelerler. Bu soruları sormak öğrencilere hikaye dilbilgisini öğretmek için yapısal bir paralellik yarattırır. ‘Kim’ sorusunun cevapları hikayedeki karakterleri tanımlamada bir araçtır. ’Ne’ sorusu hikayede yer alan problemi tanımaya yöneliktir. ‘Ne zaman’ sorusu öğrencilerin ardışık bir şekilde başlangıç, orta ve son kavramlarını yazıda ve hikayeleri tekrar anlattığında kullanmalarını sağlar. ‘Nerede’ sorusu hikayenin geçtiği yeri anlamasını sağlar. ‘Niçin’ sorusu da hikayede geçen problemlere sonuç olan planları anlamaya yöneliktir. ‘Nasıl’ sorusu ise öğrencilerin hikaye için verdiği içsel tepkileri inceler.
Başarılı Bir Model
Dil-Konuşma terapistleri, hikaye anlatıcılığını akademik dil ve sosyo-duygusal becerileri geliştirmek için başarılı ve yararlı bir teknik olarak değerlendirirler.
Son zamanlarda, işbirlikçi takım öğretme modeline göre sınıf öğretmenleri ve dil-konuşma terapistleri hikaye anlatıcılığını kullanmaya başladılar. Bu, akademik dili ve sosyal davranışları geliştirmek üzerine özel eğitim alan çocuklar için kullanılan bir proje halini aldı. Sosyal davranış bağlamında, hikaye konuları öğrenci kavgaları üzerine odaklandı.
Projeye, öğrenci kavgaları hakkında tartışmayla başladık. Kavga esnasında ortaya çıkan düşünceler ve hisleri anlatan kelimeler özel eğitim sınıf öğretmenleri tarafından listelendi. Sonrasında, öğrenciler kendi düşüncelerini kağıt üzerinde gördüler. Konuyla alakalı kelimeler daha sonraki tartışmalar için vurgulandı. Tartışmanın sonunda, öğrenciler küçük gruplara ayrıldılar ve semantik harita etkinliğini gerçekleştirdiler.
Öğrencilerden, vurgulanan kelimeleri his kelimeleri ve hareket kelimeleri olmak üzere 2 farklı gruba ayırmaları istendi. Sözlük ve tanımlama becerileri geliştirmek için çalışmalar yapıldı. Haftalık aktiviteler okul müfredatına uygun olarak oluşturuldu ve bu müfredat konuşma dilindeki kelimelerin yapısal cümlelere dönüşmesine yardımcı olan bir müfredattı. Öğrencilerin cümleleri tekrardan düzenlendi ve toplu oluşturulmuş bir hikayeye dönüştürüldü. İsmini ‘Kavga Eden Hayvanlar’ koydular. Projenin sonunda öğrenciler kendi hikayelerini diğerleriyle hem sözel hem de yazılı olarak paylaşma konusunda çok istekliydiler. Bu hikayeler sınıf kütüphanesine eklendi ve hikaye anlatıcısı kuklalar şovuna dönüştü.
Benim temel amacım hikaye anlatıcıları yaratmak değildir. Ben öğrencilerin dil becerilerini öğrenmelerine yardım etmek üzere bu tekniği uygularım. Bu teknik dil-konuşma terapistlerinin yapmak istediği bütün teknikleri içinde barındırır. Kritik konuşma ve dil becerilerini geliştirmek için kullanılacak en doğal ve gerçekçi tekniktir. Etkili iletişim becerilerine ve aktif dinleme yetisine sahip olan çocuklar kendi düşüncelerini, fikirlerini ve hislerini farklı bağlamlarda zekice kısa ve öz bir şekilde diğer insanlara aktarma gücüne de sahip olurlar.
Yazan:Teresa Cherry-Cruz
Kaynakça:
- Davis, D. (1993). Telling Your Own Stories. Little Rock, AR: August House Publishers, Inc.
- Livio, Norma, J., & Rietz, Sandra, A. (1987). Storytelling Activities. Littleton, CO: Libraries Unlimited, Inc.
- Paul, R. (2001). Language Disorders From Infancy Through Adolescence (pp.382–403).St. Louis, MO: Mosby.
Çeviri Linki: https://leader.pubs.asha.org/article.aspx?articleid=2292547