Disleksinin Kısa Tarihi ve Kadınların Disleksinin Tanınmasında Oynadığı Rol
Disleksi, bireylerin okuma, yazma ve heceleme becerilerinde zorluk yaşadığı öğrenme güçlüğünün en yaygın türlerinden biridir; zekâ ile ilgili değildir; bu soruna sahip olan kişiler normal veya üstün zeka seviyelerine sahip olabilirler; beyin tarafından yazılı dili işleme şeklindeki farklılıklardan kaynaklanır ve genellikle genetik faktörlerden etkilenir.
Disleksinin Kısa Tarihi
Bu sorun, nüfusun %10’unu etkilemektedir ve yaygın olarak (diğer şeylerin yanı sıra) okuma, yazma ve heceleme ile ilgili sorunlara neden olabilen bir öğrenme güçlüğü olarak kabul edilmektedir. Ancak her zaman bu şekilde olmamıştır.
Aslında, yakın zamana kadar – 1987’de – Birleşik Krallık hükümeti “bir efsaneyi” – disleksiye inanmadıkları efsanesini – ortadan kaldırdıklarını duyurdu. Hükümet şunları söyledi:
- Bu sorun ve bu soruna sahip olan çocukların eğitimdeki ilerlemelerinin önemini kabul eder.
- İhtiyaçlarının erken bir aşamada tespit edilmesi gerekir.
- Değerlendirme yapıldıktan sonra uygun tedaviye başlanmalıdır.
Bu sorunun Birleşik Krallık’ta tanınmaya başlamasının öyküsü, kadınların savunucu, öğretmen ve araştırmacı olarak ön saflarda yer aldığı bir öyküdür. Ve aynı zamanda büyük ölçüde henüz anlatılmamış bir hikayedir.
Kelime Körlüğü
Bu sorunla ilgili ilk referanslar Viktorya döneminin sonlarında, birkaç doktorun “kelime körlüğünü” ilk kez tanımlamasıyla ortaya çıkmıştır. Normalde yetenekli olan çocuklar belirgin okuma güçlükleri gösteriyordu.
Günümüzde, okuma ve heceleme güçlükleri hala bu sorunun merkezi olarak kabul edilmektedir; ancak diğer becerilerin de etkilendiğine inanılmaktadır. Bunlar arasında motor koordinasyon, konsantrasyon ve kişisel organizasyon yer almaktadır. Zeka ile olan “bağlantı” da kaybolmuştur. Artık bu sorunun entelektüel yetenekler yelpazesinde ortaya çıkabileceği kabul edilmektedir.
Bu soruna olan ilgi dünya savaşları arasında azalmış, ancak 1960’ların başında, 1962’de Word Blind Centre’ın kurulmasıyla yeniden ortaya çıkmıştır. Merkez, aralarında nörolog Macdonald Critchley ve çalışmalarında bu soruna sahip çocuklarla karşılaşmış olan psikolog Tim Miles’ın da bulunduğu çok sayıda araştırmacıyı bir araya getirmiştir.
Merkez on yıl sonra kapandı, ancak merkezin müdürü Sandhya Naidoo 1972 yılında bu durumla ilgili ilk büyük çalışmalardan biri olan Spesifik Disleksi’yi yayınladı. Naidoo’nun kitabı, Critchley’in The Dyslexic Child (1970) adlı kitabıyla birlikte erken dönem araştırmalarında dönüm noktası olmuştur.
Aynı dönemde bu soruna sahip çocuklara yardım etmek için daha büyük organizasyonlar kurulmaya başlandı. 1972 yılında, esas olarak Marion Welchman’ın çabalarıyla British Dyslexia Associationkuruldu. Bu, birkaç küçük bölgesel derneği bir araya getirdi ve Marion’un “disleksi dünyasının iğnesi ve ipliği” olarak adlandırılmasına yol açtı.
Aynı yıl Kathleen Hickey ve Wendy Fisher tarafından Dyslexia Institute kuruldu. Ve 1971 yılında Helen Arkell Merkezi de açıldı. Bu sorunun “grande dame “i Bevé Hornsby, aynı yıl Barts Hastanesi’nde Kelime Körlüğü (daha sonra Disleksi) Kliniği’nin başına geçti. Disleksi artık haritanın üzerindeydi.
Bir Annenin Motivasyonu
Bu öncülerin motivasyonu genellikle kişiseldi. Marion Welchman, bu soruna sahip oğlu Howard için okulda yeterli imkanı (ve sempati) olmadığını gözlemlemişti. Wendy Fisher için de disleksik kızı Sophy’nin yaşadığı benzer bir deneyim söz konusuydu. Helen Arkell disleksi ile büyümüş ve ilk olarak Danimarkalı disleksi öncüsü Edith Norrie tarafından teşhis edilmiştir.
İngiltere’ye taşındıktan sonra Helen’den benzer güçlükler yaşayan bir arkadaşının çocuğuna yardım etmesi istenmiş ve bu yardım oradan devam etmiş. Kendisinin de açıkladığı gibi:
Gittikçe daha fazla insan geldi ve ben farkına bile varmadan pek çok insana öğretmenlik yapmaya başladım.
Bu biraz geçici ama aynı zamanda son derece etkili yaklaşım okullarda ve araştırmalarda paylaşıldı. Örneğin 1970’lerin sonunda konuşma terapisti Daphne Hamilton-Fairley disleksik çocuklarla giderek daha fazla karşılaşıyordu. Sayıları arttıkça, çocukların ebeveynleri Daphne’ye bir uzmanlık okulu kurması için destek olmayı teklif etti. Fairley House, İngiltere’nin az sayıdaki uzman disleksi okullarından biri oldu (ve olmaya devam ediyor).
Daphne şöyle dedi: Ebeveynlerin gücü ve çocukları için nasıl mücadele edecekleri açısından sihirliydi.
Büyüyen Kanıt Tabanı
1970’lerde durumla ilgili araştırmalar da genişledi. Aston Üniversitesi’ndeki Dil Gelişimi Birimi 1973 yılında Margaret Newton yönetiminde açıldı. Bangor Üniversitesi’ndeki Bangor Disleksi Birimi ise 1977 yılında Tim Miles ve eşi Elaine tarafından resmen açıldı.
Yine başarıların temelinde doğaçlama yatıyordu. Daha sonra Bangor’da öğretim direktörü olan Ann Cooke, çoğu kadın olan yarı zamanlı çalışanların “hepsine serçe parası ödendiğini” hatırlıyor – ya her ay ya da her yarıyılda verdiğiniz talep formları. Diğerleriyle birlikte disleksinin varlığı ve teşhisi için bir kanıt tabanı oluşturdular.
Makalenin orijinaline buradan erişebilirsiniz.