IQ: Zeka Gerçekten Ölçülebilir Mi?

IQ: Zeka Gerçekten Ölçülebilir Mi?

“Intelligence Quotient”in amacı bireyin zekasını, bir seri sorudan oluşan bir araçla ölçmektir: IQ testiyle. Bir psikologla ele alındığında, bu test toplumun ortalamasıyla karşılaştırılabilecek bir sonuç verir, ki bu ortalama da 100 olarak belirlenmiştir. Ama IQ testleri hangi ölçüde zekayı belirlemek için kullanılabilir? Louvain’in Catholic Üniversitesinden Emekli Psikoloji ve Psikometrik Profesörü Jacques Gregoire, IQ hakkındaki temel yanlış anlaşılmaları inceliyor.


IQ Zekanın Mutlak Bir Ölçütüdür- Yanlış

                  IQ bazen zekanın objektif bir ölçüsü olarak görülüyor, fakat durum böyle değil. Zeka görülebilen bir özellik değil, o zaman nasıl ölçülebilir? Yirminci yüzyılın başlarından itibaren, araştırmacılar zekanın yapısı hakkındaki bilgilerini geliştirdiler. Bu durum zekanın çeşitli yüzlerini ölçmek için başlıca test setlerinin gelişimine yol açtı: sözel, görsel-mekansal, çalışma belleği vs. Güncel testler bireyin zeka seviyesini çeşitli uygulamalardan elde edilen sonuçlara dayanarak tahmin ediyor.


                  Fakat şunu belirtmek gerekir ki bu sadece bir tahmin. Öncelikle, puan göreceli bir ölçüm: bu puan bireyin ait olduğu toplumun ortalamasına görece nerede bulunduğunu tanımlar, ki bu ortalama 100 olarak belirlenmiştir. Dahası, her ölçüm -her alanda olabildiği gibi, psikolojide de- hataya tabidir. Bu yüzden IQ her zaman bir güven aralığıyla verilmelidir, örneğin 5 puan eksik ya da fazla şeklinde.


                  Dahası, IQ testi birçok bilinmezliğe tabidir: testin uygulandığı koşullar, peşinden gidilen amaç, kasıtlı ya da kasıtsız yapılan hatalar vs. Bunun sonucu olarak, sonuçlara aynı zamanda eğitimli bir pratisyenin analizinin eklenmesi bir zorunluluktur. Yorumlama olmadan, IQ puanı anlamsızdır.


Düşük IQ Zihinsel Engele İşaret Eder- Sonuçsuz

IQ öyle bir şekilde düzenlenmiştir ki, ortalamanın bir standart sapma üstünde ve altında (85’ten 115’e) popülasyonun %68’ini buluruz. Sonuç olarak, 100’ün altında bir puan almak kesinlikle bir zeka geriliğinin işareti değildir.

Ancak, ortalamanın 2 standart sapma altında bir puanın (70’in altı) zihinsel engelin bir işareti olarak değerlendiriliği bir standart var. Ama bu puan tek başına bir tanı koymak için yeterli değil. Daha detaylı bir analiz için bu sonuca başka testler ve incelemeler eşlik etmelidir, özellikle IQ testi sonuçları birçok faktörden etkilenebilecekken. Örneğin: yorgunluk, madde kullanımı ya da psikiyatrik bir durum bireyin performansını etkileyebilir. Bu demektir ki IQ testleri her zaman güvenilir değildir. 


Herkes IQ’sunun Ne Kadar Olduğunu Bilmelidir- Yanlış

                  IQ testi her şeyden önce belirli bir amaca ulaşmak için kullanılan klinik bir araçtır: zihinsel bir engel tanısı koymak, kafatası travmasının beyinsel sonuçlarını ölçmek, bilişsel kabiliyetlerdeki yaşlanmaya bağlı bozulmayı tespit etmek vs. Dolayısıyla soru genel nitelikte olmalıdır: Çözülmeye çalışılan sorun nedir? IQ testi bu hedefe ulaşmaya yardımcı olabilir ya da olamayabilir, ama bu kendi başına bir sonuç değil. Bazıları kendi IQ’larını öğrenmek için bir profesyonele danışmak isterler, çoğu zaman sıradışı yüksek bir puan alma umuduyla. Ama bunun amacı ne? Profesyonel ya da eğitsel ortamlarda bile IQ performansı belirlemek için yeterli değil. Başka göstergeler daha alakalı olabilir, örneğin muayene sonuçları, yarışmalar ya da teknik testler. IQ testleri insanları sınıflandırmak için mutlak bir referans noktası olmamalı, bu testin amacı bu değildir.


IQ Testi Sonuçları Kadınlar ve Erkekler Arasında Bir Fark Gösteriyor- Doğru

                  Kırk yıldan biraz daha uzun süre önce, IQ testleri cinsiyet farkları gösteriyordu: kızlar görsel-mekansal yeteneklerde (iki boyutlu gösterilmiş bir görseli üç boyutlu hayal etme) daha az iyi, ve sözel görevlerde daha iyi sonuçlar gösteriyorlardı. Günümüzde bu eşitsizlikler tamamen ortadan kalktı. Bu demektir ki cinsiyet özelinde bir eğilimi destekleyen hiçbir bilimsel veri bulunmamaktadır. Diğer yandan, kızların genellikle erkeklerden daha iyi sonuçlar elde ettiği bir alan var: algılama hızı, ki bu ufak değişiklikleri algılama becerisini yansıtır. Bu kırk yıl öncesi için de doğruydu, ve günümüzde de hala doğru.


Fransızlar Amerikalılardan Daha Yüksek Bir IQ Ortalamasına Sahip- Sonuçsuz

IQ testinin amacı her zaman bireyi ait olduğu grupla karşılaştırmaktır, örneğin yurttaşlarıyla. Diğer yandan, iki farklı popülasyonu karşılaştırmak anlamsızdır: günümüzde bunu yapabilecek hiçbir araç bulunmamaktadır. Geçmişte bazı girişimciler sonuçları ülkesine bağlı olmayacak kültür-bağımsız testler geliştirmeyi amaçladılar. Fakat bu imkansız, çünkü zeka kültürün dışında gelişemez.


Bu sıkı bağ bazen beklenmedik şekillerde doğrulanıyor. Aşağıdaki görevi alın: bir seri rakamı hatırlamak ve ters sırada tekrar örgütlemek. Kültür etkisinden bağımsız, mükemmel bir görev örneği, değil mi? Geçmiş bir çalışma gösterdi ki bir ülke diğer ülkelerden kayda değer derecede kötü performans gösterdi: Litvanya. Peki nedendi bu? Litvanya dilinde, çoğu sayının adı iki veya üç heceli. Ve çalışma belleği hatırlanacak kelimelerin uzunluğuna bağlıdır, ki burada diğer dillerle kıyaslayınca daha uzun. Yani, evrensel gibi görünen birçok soru örneği var, ki bunlar aslında ülkeler arası büyük eşitsizlikleri gizliyorlar. Bu yüzden bağlantılı her testin bir kültüre adapte edilmesi gerekiyor, ki bu büyük bir iş yükü gerektiriyor.


IQ Sosyal ve Aile Ortamına Bağlıdır- Doğru

                  Zeka kısmen genetik olsa da, ancak uygun bağlamlarda gelişebilir. Okul, aile ve sosyal ortamların hepsi temel bir rol oynar. Sonuç olarak IQ; okul, aile veya sosyal ortama referans yapılmadan ölçülemez, çünkü zeka bunlara bağlıdır. Bu haksız görülebilir, fakat bu başka alanlarda da gözlemlenebilen bir gerçektir: iki üst düzey sporcunun çocuğu atletik yetenekleri daha kolay kazanacaktır, aynısı profesyonel müzisyenlerin çocukları için de geçerlidir.


Fransanın Ortalama IQ’su Geçtiğimiz Yıllar İçinde Düştü- Yanlış

Karmaşık istatistiksel modeller sayesinde farklı dönemler arasında karşılaştırma yapmak mümkün. Ve 1940’lardan itibaren son birkaç onyıldır Batı ülkelerinin ortalama puanlarında nispeten belirgin bir yükseliş var. Bu Flynn Efekti olarak da bilinir. Fakat bu eğilim 2000’ler yaklaştıkça birçok gelişmiş ülkede büyük oranda, neredeyse durma noktasında, yavaşladı; bazı metodolojik zayıflıkları bulunan çalışmaların iddia ettiği şekilde gerileme olmadı. 


Bu fenomen nasıl açıklanabilir? Mutlak bir kesinlik yok, fakat IQ’daki artışın 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşam şartlarının gelişmesiyle desteklenmiş olması makul bir tahmin: daha düşük ölüm oranları ve çocuk hastalıkları, daha fazla eğitim, daha yüksek yaşam standartları vs. Ve son yıllarda ortalama zeka konusunda bir sınıra yaklaşıyor olabiliriz. İnsanların her alanda bir limiti yok mu?


Örneğin, 1896 Olimpiyatlarında 100 metre yarışının kazananı 12 saniye kullanmıştı. O zamandan beri bu sınır gittikçe geliştirildi, 10 saniyenin altına kadar düştü. Ama bir insan hiç 100 metreyi 7 veya 5 saniye altında koşmayı başarabilecek mi? Bir yerlerde geçilemeyecek bir limit olmak zorunda.


Yazar: Bastien Contreras

Çeviren: Deniz Şeyhoğlu

Orijinal Metnin Linki: https://www.polytechnique-insights.com/en/columns/neuroscience/iq-can-intelligence-really-be-measured/ 

Benzer Makaleler

Sizin için seçilmiş güncel içerikler

Deneyimimizi geliştirmek için çerezler kullanıyoruz