Kaygı Bozukluğunun İşaretleri Nelerdir?

Kaygı Bozukluğunun İşaretleri Nelerdir?

Kaygı bozukluğunuz olduğunuzu düşünüyorsanız okumaya devam edin. Bu makalede merak edenler için kaygı bozukluğunun işaretlerini paylaştık.

Aşağıda belirtilenler gibi düşünceleri çok fazla ve çok sık yaşıyorsanız anksiyete bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz.

  • Eğer bu mülakata gidersem, yanlış bir şey yapabilir ve kendimi gülünç duruma düşürebilirim.
  • Aile üyelerinin birinden haber alamadım. Ya bir şey olduysa?Ya bir kaza geçirdiyse?
  • Eğer gitmezsem, daha da çok endişeleneceğim.
  • Ya panik atak geçirirsem, ölebilirim
  • Neyin yanlış gidebileceğini düşünsem daha iyi olur
  • Düşündükçe daha kötü hissedeceğim (kötü bir olayı)
  • Bu zor durumla uğraşmazsam, kötü bir şey olabilir ve olduğunda hepsi benim hatam olacak

Kaygı Nedir?

Duygular bilgileri aktarmaya yarar ve bizi eylem için motive eder. Anksiyete bize zorlu bir durumla karşı karşıya olduğumuzu söyler ve bize bu zorluğun üstesinden gelmek için fizyolojik enerji sağlar. Herkes, kendisine yardımcı olabilecek belirli bir ölçüde kaygı yaşayabilir. Örneğin, iş yerinde büyük bir sunumdan önce endişelenmek, sizi daha kapsamlı bir şekilde hazırlanmaya motive edecektir ve umarız kineticede daha iyi bir performans sağlayacaksınız.

Bununla birlikte, kaygılanmanız durumla orantısız olduğunda kaygı sorunlu olabilir. Orantısız anksiyeteden muzdarip insanların bazı ortak özellikleri vardır. Durumları veya deneyimleri bir şekilde tehlikeli olarak algılarlar ve olumsuz veya tehdit edici sonuçlanacağını varsayarlar. Genellikle bu durumlardan veya deneyimlerden kaçınmaya çalışırlar.

Genellikle endişeli hissetme konusunda endişelenirler. Endişeli insanlar bir tür zorlukla – bir sınav ya da iş görüşmesi – karşı karşıya kaldıklarında, karşılaştıkları zorlukları abartma eğilimindedirler ve olumsuz sonuçların olası sonuçları üzerinde dururlar.

Aynı zamanda, korktukları her şeyle başa çıkma yeteneklerini önemsememe veya ciddiye almama eğilimindedirler. Başka bir deyişle, tehdit edici bir durumun veya deneyimin ortaya çıkma olasılığını ve ne kadar şiddetli veya yoğun olacağını abartırlar.  Ayrıca iç ve dış kaynaklarını ve etkili bir şekilde başa çıkma yeteneklerini hafife alırlar.

Daha da kötüsü, ciddi derecede endişeli insanlar, kendi hoş olmayan fiziksel ve duygusal tepkilerinin yoğun bir şekilde farkına vardıklarında, semptomlardan kendilerini tetikleyen durumdan daha fazla korkmaya ve endişe duymaya başlayabilirler.Ne kadar üzülürlerse, semptomları da o kadar yoğunlaşır ve giderek yoğunlaşan duygusal ve fiziksel acının kendi kendini devam  ettiren döngüsüne dahil olurlar.

 

Bilişsel Davranışçı Terapi Ne İşe Yarar?

Aşağıdaki örnekte, kaygı ile ilgili düşüncenin olumsuz bir etkiyle nasıl ortaya çıkabileceğini fark edebilirsiniz. Bilişsel Davranış Terapisi bu olumsuz etkilerle başa çıkma konusunda size yardım edebilir.

Yalnız bir lise öğrencisi arkadaş edinmek için sınıf arkadaşlarıyla konuşmak istiyor. Fakat fırsat bulduğu her an endişeli düşünceler ortaya çıkıyor:“Ne kadar gergin olduğumu görecekler ve benim aptal ve garip olduğumu düşünecekler. “Bu düşünceler aklına geldikçe boğazı sıkılır, ağzı kurur ve düşünür düşünür ve tek kelime edemez. Düşünceleriyle başa çıkmaya çalışır tek başına oturur ve konuşma başlatamaz. Daha sonra “Ben bir kaybedenim” diye düşünecek ve muhtemelen sınıf arkadaşlarıyla konuşmaktan kaçınmaya devam edecek.

Bilişsel Davranış Terapisisize şunları öğretir;

  • Düşüncelerinizdeki hataları fark eder ve değerlerinizle uyumlu bir şekilde hareket etmeye cesaret etseniz ne olur?
  • Terapi yoluyla, akıl yürütme becerilerinizi ve gözlem gücünüzü hayatınızda kaygıya yol açan durumlara uygulamayı öğreneceksiniz.
  • Bir bilim insanı gibi, fikirlerinizin ne kadar gerçekçi olduklarını belirlemek için nasıl test edeceğinizi öğreneceksiniz.

Çevrenizdeki çarpıklıkları ve yanlışlıkları azalttığınızda endişenizi azaltacak ve korktuğunuz durumlarla başa çıkmak için daha yararlı bir yaklaşım geliştireceksiniz.

 

Kaynakça

Bu makale Beck Institute tarafından hazırlanmıştır. 1994 yılında Dr. Aaron Beck ve Dr. Judith Beck tarafından kurulan Beck Enstitüsü, Bilişsel Davranış Terapisi (CBT) eğitimi, uygulaması ve araştırmasında mükemmellik ve yenilik yoluyla dünya çapında yaşamları iyileştirme misyonuyla 501(c)3 kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Beck Institute, kuruluşundan bu yana 130’dan fazla ülkede on binlerce sağlık ve ruh sağlığı uzmanına eğitim vermiştir. Makalenin orijinal versiyonu buradan okuyabilirsiniz.