Öğrenme Güçlüğü: Beyindeki Zayıf Bağlantılar

Öğrenme Güçlüğü: Beyindeki Zayıf Bağlantılar

Cambridge Üniversitesi araştırmacılarına göre, çocuklarda çeşitli öğrenme güçlükleri geçmişte sanılanın aksine beyindeki belli anatomik bölgeler değil, bölgeler arası bağlantıların zayıflığı sebebi ile ortaya çıkıyor.

Dünya genelindeki çocukların -30’unda destek gerektiren öğrenme güçlükleri bulunmaktadır. Bu güçlükler genellikle bilişsel ve/veya davranışsal problemlerle ilişkilendirilmektedir. Bazı vakalarda okulda öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar disleksi, diskalkuli, gelişimsel dil problemi gibi çeşitli öğrenme güçlükleri veya Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), dispraksi ya da otizm spektrum bozukluğu gibi gelişimsel bozukluk tanısı almaktadır.

Araştırmacılar bu tür öğrenme veya gelişim güçlüklerinin kaynağını tanımlamak amacıyla birçok beyin bölgesini inceledi. Örneğin, DEHB anterior singulat, kaudat nükleus, pallidum, striatum, beyincik, prefrontal korteks, premotor kortex ve parietal bölgenin birçok kısmı ile ilişkilendirildi.

Bunun olası sebeplerinden biri, tanıların bir kişiden diğerine göre farklılık göstermesi, çünkü her bir kişide farklı beyin bölgelerinin bağlantılı olması. Ancak Cambridge Üniversitesi MRC Biliş ve Beyin Bilimleri Bölümünden bir grup araştırmacı çok daha provokatif bir açıklamada bulundu: ‘Aslında, beyinde bu güçlüklere sebep olan belirli bir bölge yok.’

Bu hipotezi ölçmek için araştırmacılar yaklaşık 479 çocuk ile çalıştı. Sonuçlar Current Biology’de yayınlandı. Çalışmanın sonucuna göre, otizm spektrum bozukluğu veya DEHB’ye yol açan belli bir beyin bölgesi bulunamadı. Daha da ilginç olan, çeşitli beyin bölgelerinin belli bilişsel bozuklukların kaynağı olarak bulunmamış olması; örneğin, konuşma bozuklukları veya hafıza problemleri ile doğrudan bağlantılı olan lokal bir beyin alanı yok.

Bunun yerine, çocukların beyinlerinin aktif bir trafik sistemi veya sosyal ağ gibi bağlantı bölgeleri üzerinden çalıştığı tespit edildi. Çok güçlü beyinsel bağlantılara sahip olan çocukların spesifik bilişsel problemlerden biri olan dinleme becerilerinin ya zayıf olduğu ya da hiçbir bilişsel problemlerinin olmadığı belirlendi. Diğer yandan, bağlantıların zayıf olduğu durumlarda, yani beynin bir tren istasyonu gibi çalıştığı çok az veya zayıf bağlantılı beyinlerde çok yaygın ve ciddi bilişsel güçlükler görülmekte.

Yapılan çalışmanın en kıdemli ismi olan Dr. Duncan Astle söyle söylüyor: ‘Araştırmacılar yıllar boyunca bazı öğrenme güçlüklerinin belirli beyin bölgelerinden kaynaklandığını iddia ettiler ancak biz durumun böyle olmadığını keşfettik. Aslında daha önemli olan nokta bu bölgelerin birbirleriyle nasıl bağlantı halinde oldukları-bağlantı noktaları aracılığıyla bağlanıp bağlanmadıkları. Öğrenme güçlüklerinin ciddiyeti yüksek oranda bu bağlantı noktalarının teması ile ilgili, çünkü beyin bölgeleri arasındaki bilgi alışverişinde bağlantı noktalarının rol oynadığını düşünüyoruz.’

Dr. Astle, müdahalelerin tanı üzerinde daha az etkili olması gerektiğini savunuyor. ‘Tanı almak aileler için önemli. Tanı, çocuğun güçlük çektiği noktanın profesyonel tarafından onaylanmasını ve gerekli müdahalenin yapılmasını sağlıyor. Ancak bu durum çocuğun öğretmeni için geçiştirici bir bilgi.’

‘Bunun yerine çocuğun bilişsel güçlüklerinin nasıl destekleneceğine odaklanmak; örneğin, dinleme veya dil becerilerini geliştirici müdahalelere başvurmak, bu müdahaleleri bütün sınıfın yararına olacak şekilde kullanmak; örneğin, öğrenme esnasında çalışma belleğinin isteklerinin nasıl azaltılabileceği üzerinde çalışmak daha iyi olacaktır.’

Çalışmanın sonucu, gelişimsel bozukluklarda farmakolojik tedavinin neden etkili olmadığını kanıtlıyor. Örneğin, DEHB tedavisinde kullanılan Ritalin, hiperaktiviteyi azaltmak amacıyla kullanılırken bilişsel bozuklukların onarımında veya akademik becerilerin güçlendirilmesinde çözüm sunmuyor. İlaçlar, belirli sinir hücrelerini hedef alıyor ancak bir trafik sistemi gibi çalışan beyindeki bağlantısallık üzerindeki etkisi az.

Bu çalışma, öğrenme güçlükleri ve gelişimsel bozukluklarda bağlantı noktaları ve bağlantısallık sürecinin başrolde olduğunu gösteren ilk çalışma olduğundan, bu sürecin önemi gelecek yıllarda beyin bozuklukları üzerinde artacaktır. Cambridge araştırmacıları bağlantı noktaları ve bağlantısallık sürecinin aynı zamanda ergenlikte de görülmeye başlanan şizofreni gibi ruh sağlığı bozukluklarında rol oynadığını geçmiş yıllarda göstermişti.

Kaynakça: https://www.sciencedaily.com/releases/2020/02/200227114457.htm