Öğretmenim Duramıyorum

Öğretmenim Duramıyorum

Bilişsel Bir grup sınıf öğretmeni ile yaptığımız bir toplantıda şöyle bir giriş yaptım: “Aramızda nezle veya grip olan var mı?” Şans benden yanaydı ve iki öğretmen el kaldırdı. Onlara dedim ki: “Lütfen bu toplantı boyunca aksırıp, öksürmeyiniz!”

Bazı öğretmenler güldü, bazıları bu mümkün olmayan isteğim karşısında biraz gerildi.

 

Oysa Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar sınıf ortamında sıklıkla bu absürt isteğe maruz kalıyorlar. Pek çoğu durumları ile ilgili olarak bir hekim kontrolünde iken sınıf vb. ortamlarda onlara yönelik bir “uyarlama” ile karşılaşmıyor ya da tem tersi olarak sınıf içinde bazı uyarlamalar ile devam etmeye çabalanırken çocuğun tıbbi desteğe olan ihtiyacı göz ardı ediliyor. Her iki durumda da herhangi bir öğretmen çocuktan sıklıkla:

-oturmasını,
-beklemesini,
-zamanını kontrol etmesini,
-daha az konuşmasını,
-arkadaşlarına laf atmamasını,
-her zaman şaka yapmamasını,
-dersi kaynatmamasın
-verilen görevi tamamlamadan yerinden kalkmamasını talep edebiliyor.

Ancak bu talebin gerçekleşmesi çoğunlukla mümkün olamadığından öğretmen – çocuk arasında çözülemeyen bir problemler ağı yapılanıyor, bu ağa süreç içerisinde ebeveyn de dahil oluyor. Kimi zaman öğretmen duruma müdahale edemediği için kendini yetersiz hissederken, kimi zaman çocuğun sergilediği davranışları “saygılı olmamak veya bilerek yaramazlık yapmak” olarak değerlendirilebiliyor.

Ebeveyn ise bu ağ içerisinde genellikle üzgün bir halde ve buna ek olarak bazen öğretmene bazen de çocuğuna kızgınlık duyguları sergileyebiliyor.

Tüm bu tablonun temel öznesi olan çocuğun ise:

– özgüveni örseleniyor,
– üzülüyor,
– öfkeleniyor,
– anlaşılmadığını düşünüyor,
– kendini sevilmeyen biri olarak değerlendiriyor vb.

DEHB tanısı olan bir çocuğun çevresindeki yetişkinler olarak çocuğun sergilemekte güçlük çektiği olumlu bir davranışı varsa bu davranışı “neden” sergileyemediği üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Yoğunlaştığımız neden sorusunun altından çocuğun daha çok desteğe ve daha çok düzenlemeye olan ihtiyacı, duygusal gereksinimi, özelliklerine uygun olmayan görevlerle boğuştuğu sonucu çıkabilir. Sonuç olarak sergilenen olumsuz davranışları çocuğun “bilerek yapmadığı” “bilse bile yapamadığı” gerçeğini görebiliriz.

O halde “Duramıyorum Öğretmenim” diyen DEHB tanısı olan bir çocuk ile karşı karşıya isek, sosyal ve akademik ortama uygun katılımının yollarını “çocuk, ebeveyn, öğretmen, hekim, ilgili uzman / uzmanlar” işbirliği ile bulmamız gerekmekte.

 

 

Dr. Tüba KÜÇÜK DOĞAROĞLU
Göztepe Çocuk Gelişim Değerlendirme
& Etkinlik – İzmir, 0506 764 2508