Annem ve Hayatın Anlamı : Irvin D. Yalom Seçmeleri 4

Annem ve Hayatın Anlamı : Irvin D. Yalom Seçmeleri 4

Ben yazarım. Ve annem okuyamıyor. Ama yine de hayatımın eserinin anlamı için ona dönüyorum. Nasıl ölçülmeli? Sırf kitaplarımın ağırlığıyla mı? Kapak deseni, kapakların kaygan, kuru-yağlı Teflon hissiyle mi? Bütün özenli araştırmalarım, ilhan patlamalarım, doğru düşünceyi bulmak için yaptığım titiz araştırmalarım, zor bulunan hoş bir cümle : Annemin bütün bunlardan haberi yoktu’ – Annem ve Hayatın Anlamı Alıntı

Yalom annesi ile kurduğu problemli ilişkiden farklı eserlerinde de bahsediyor. Hem kişisel hem de profesyonel hayatının temelinde ilişki bulunan biri için annesi ile kurduğu ilişkiye dönüp dolaşıp zaman zaman uğraması hiçte şaşılası bir durum değil bana kalırsa. 

Hayatın anlamı gibi büyük bir başlığı annesi ile ilişkilendirmesi çokça yaş almış, oldukça deneyimli bir terapistten okumak hayatımızın en derinlerinde yer etmiş öylece oturan şeylerin kolayca geçip gidemediğini gösteriyor.

Terapi ya da kurduğumuz sağlıklı herhangi bir ilişki öğrendiğimiz ilişki şekillerini değiştirebilmemize elbette yardımcı olur, ki terapinin var olma sebebi de en temelde buna dayanır. Fakat geçen şeylerin illa ki gitmeyeceğini de bu kitap ile görebiliyoruz. Annesi ile kurduğu ilişkinin Yalom’da açtığı yaralar geçse de gidememiş ki, hayatının anlamının tam da ortasına oturuvermiş.

Belki geçip gitmek değil de, geçen şeyin bize kattıkları ile bir ömür sürmek hem reddedişe bir önlem hem de iyileşmeye yardımcı bir yoldur. Yalomun annesi ile kurduğu çokta sağlıklı olduğunu söyleyemeyeceğimiz ilişkisi onun Irvin D. Yalom olabilmesinde önemli bir yere sahip. Fakat tüm bu geçen yıllara ve hayatına yeni girenlere rağmen küçük Yalomun annesi hala tam da hayatının merkezinde.

Annem ve Hayatın Anlamı Konusu

Annem ve Hayatın Anlamı Yalomun annesini gördüğü rüyası ile başlıyor ve farklı yönlere evriliyor. Annem ve Hayatın Anlamı kitabının konusu yine Yalom ile çokta ayrıştır(a)madığımız ölüm temasında şekilleniyor. Fakat Günübirlik Hayatlardaki gibi tamamen ölümden bahsetmiyor burada. Yine hikaye hikaye bölümlere ayrılan bu eserinde kurgu yapan edebi tarafını da gösteriyor. 

Kurgulanmış Terapi Hikayeleri

Terapi seansı kurgusu yaptığı Çifte Açıklama hikayesi bir danışan ve terapist arasında geçen, gerçekte de olabilme ihtimaline sahip ama aynı zamanda okuyucuya ‘Eyvah’ da dedirten bir hikaye. Seansta ses kaydı alan bir terapistin, danışanın onayı ile elbette, kaydı kapatmayı unutarak danışanın duyması hiçte hoş olmayacak bazı cümleleri kaydediyor.

Daha sonra bu kaydı fark etmediği için danışanını veriyor ve danışan o kaydı dinledikten sonra terapi hikayesi asıl o noktadan itibaren başlıyor. Aralarındaki ilişkide oluşan aktarım ve karşı aktarım terapist tarafından psikoterapi grup tartışmalarına taşınması ile derinleşen bu hikayede sıkışmış bir terapisti görüyoruz. 

Aynı zamanda kurgu yaptığı diğer bir hikaye de Macarlı Kedinin Laneti. Bazı fantastik yanları olan bu hikaye beni biraz şaşırttı. Zaman zaman gerilsem de neyse ki sonu memnun ediciydi. Yalom son sözünde kendi kişisel deneyimlerinden parçalar alarak hikayeyi yazdığını belirtmiş.  Ama genel hatlarıyla baktığımızda gerçeküstü ögeleri çokça barındıran ve metafor kullanımına başvurarak geçmişin yüklerini sırtımızda taşıyor olmamız ve ilişkilerimize nasıl yansıyor olduğunu göstermek niyeti ile yazılmış bir hikaye okuyoruz. 

Yalom’un da yeni yeni deneyimlemeye başladığı ve yönetmiş olduğu bir grup terapisi hikayesi de var kitapta. Gruba bir ya da iki gün katılabilen hastalar ile kurduğu terapötik bağ kısa süreli terapinin yönetiminin nasıl olduğunu öğrenmesine yardımcı olmuş ki, Günübirlik Hayatlarda da okuduğumuz bu benzer süreli ilişkilere etkisini görebiliyoruz. 

Yas Terapisinde 7 İleri Ders : 

Bu hikaye diğerlerinden oldukça uzun. Yedi bölümden oluşuyor ve her bir bölüm Irene isminde kocası kanser olan ve süreç içerisinde onu kaybeden bir kadının uzun yıllara yayılan bir yas hikayesini anlatıyor. 

Kocasının ölümünden sonra kendini de içsel bir ölüme mahkum ediyor Irene. Kocasının ölümünden kendini sorumlu tutarak, onu ‘sevgisi ile zehirlediğini’ düşünüyor. Bu denli kocasına bağlı ve hatta evlenmeden önce ‘ölmeme sözü alan’ bir kadın için bu ölümün yarattığı yıkım yeniden ayağa kalkması için çokça zamana ihtiyaç duymasına sebep oluyor. Yaklaşık dört yıllık bir terapi içerisinde birçok aşamadan geçiyorlar Yalom ile birlikte. Irene’in iyileşmeye karşı direnci Yalom ile kurmuş oldukları ilişkiyi oldukça sıkış bir hale dönüştürüyor. 

Fakat bu hikaye yas sürecinin birçok detayına değiniyor olması ile birlikte terapistin danışanının penceresinden bakabilmesi meselesine de değiniyor olması açısından önemli. Çünkü Yalomun ısrarla kendi yaklaşımı ile Irene’in yasına yardımcı olmaya çalışırken, aslında Irene’e iyi gelenin başka bir yoldan geçtiğini Irene’in seansa getirdiği bir şiir yardımı ile fark edebiliyor.

Yalomdan çok sık duyduğumuz şu sözü direk bu hikaye aracılığı ile yeniden duyabiliyoruz, ‘Her danışanınız için yeni bir terapi yaratın’

Daha sonra Bağışlanan Terapi kitabında da daha ayrıntılı olarak bahsetmiş olduğu bir hastasının ona anlattığı anısını hatırlıyor Yalom.

“Bazı ifadelerin veya olayların insan zihninde yer edip sürekli bir rehberlik ve rahatlama sunması ne gariptir. Yıllar önce ergenlik çağı boyunca durmadan hayır diyen babasıyla uzun, acı dolu bir mücadelenin içinde tıkılıp kalmış olan göğüs kanserli bir hastam olmuştu. Bir tür uzlaşmaya kavuşmak, ilişkilerinde yeni, taze bir başlangıç yapmak isteyerek babasının arabayla kendisini üniversiteye götüreceği günü bekler olmuştu – o zaman birkaç saat yalnız kalabilecekti babasıyla.

Ama uzun süredir beklediği yolculuk bir felakete dönüşmüştü: babası tam kendisinden bekleneceği gibi yolun kenarındaki çirkin, çöplerle kaplı dere hakkında uzun uzun homurdanmıştı. Öte yandan hastam güzel, kır yaşamını anımsatan temiz akarsuda herhangi bir çöp görmemişti. Verecek bir cevap bulamayarak sessizliğe gömülmüştü ve yolun geri kalanını birbirlerinden uzağa bakarak geçirmişlerdir.

Daha sonra hastam aynı yolculuğa yalnız başına tekrar çıkmış ve gerçekte iki tane dere – yolun iki yanında birer tane – olduğunu görerek şaşkınlığa düşmüştü. “Bu kez ben sürücüyüm,” demişti üzüntülü bir şekilde.

‘Ve sürücü tarafındaki gördüğüm pencereden gördüğüm dere tıpkı babamın tarif ettiği kadar çirkin ve kirliydi’ Hastam dışarıya babasının penceresinden bakmayı öğrenene dek çok geç olmuştu – babası ölmüş ve gömülmüştü.

Bu hikaye aklımdan hiç çıkmadı ve sık sık kendime ve öğrencilerime şunları hatırlattım: “Dışarıya başkalarının penceresinden bakın. Dünyayı hastalarınızın gözüyle görmeye çalışın” – Bağışlanan Terapi Alıntı

.

ve hikayenin sonunda Yalom ekliyor, ‘Irene’in penceresinden bakma zamanı gelmişti’.

Kaynak
Annem ve Hayatın Anlamı kitap eleştirisi Psikolog Elif Aksoy tarafından yazılmıştır. Elif Aksoy psikoloji lisans eğitimini İstanbul Medipol Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Yüksek lisans eğitimine İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Programında devam etmektedir. Şu anda DiLGEM’ de İçerik Editörü olarak çalışmaktadır.